7 Eylül 2011 Çarşamba

Sevgili Mıymıntı Günlük

Ayın 7'si günlerden Çarşamba. Dokuz ayın Çarşambası biraraya gelmese olmaz dedikleri gün bu.

Malum üniversite kayıtlarıydı sınavlarıydı derken bu aralar fazlaca meşgulüm. Yurt kaydını yaptırabilmem için eksik belgeler vardı. Hadi dedik onları halledelim bugün. Önce tüberküloz, hepatit ve eliza testleri gerekiyodu. Kliniğe gittik.




 Hemşire kan almak için damar yolu açmaya çalıştı, ama benim damarlarımın son 5 senedir normal insanlarınkinden dar ve ince olması hasebiyle bi türlü tutturamadı. İğneyle bi sağa gitti olmadı, bi sola çevirdi damara giremedi. O sırada karşımda habire zırlayan küçük bi velet vardı. Neyse dedim sövmedim. Hemşire baktı sol kolumdan olmicak iğneyi çekti çıkardı sağ koluma gözünü dikti. Sonra parmaktelepatisiyle damar bulmaya çalıştı. Bi tane bulduktan emin olduktan sonra iğneyi batırdı. "Hah! buldu sonunda." dedim -tabi içimden-. Hemşire kan tüplerini iğnenin arkasına yerleştirdi bende garip bi zevk(!) anlayışıyla akan kana bakmaya başladım. Sonra "pöff" diye bir ses çıkararak tabiri caizse damarım patladı ve tüpün içene kan püskürttü. Hemşire hemen iğneyi çıkarttı -şu an iğnenin verdiği hasara bakıyorum ve yeşil bi renk görmekteyim- ve pamukla bastırmaya başladı. Diğer sarışın hemşireye seslendi bi de sen baksan diye, "acemisin anlamak zor olmadı" demek geldi içimden. Neyse sustum. Öbür hemşire yine sol kolumu aldı. Çeşitli yöntemlerle damarı bulup nihayet kan verme işlemini sonlandırdı.

  Tabi şanssızlıklarım bununla bitmedi. Klinikte üzerine oturmak için çıktığım sedyenin bi ayağı ne hikmetse aniden kısalıverdi ve pattt bi anda kendimi sedyeyle yerde buldum. Tabi hemen şaşırdı hemşire nası olur bunun ayağı böyle değildi diye. Güler misin ağlar mısın. Sol ayağımı da yere hızlı çarptığımdan topuğumda gün boyu sızlayan bi acı merkezi kuruldu.
Haa bi de üstüne klinikte 18imi doldurmadığım için çocuk servisine gitmek zorunda kaldım ki -.- neyse. -hala adamdan sayılmıyorum lan-

Nihayet klinikten çıktık doğru yürüye yürüye -yere basamadığım sol ayağımla- A. adliyesine gittik. Sabıka-sızlık kaydımı alıcaktık. Sıraya geçtik. Annem ben bi sıranın başına bakiim dedi. Allah, bi gitti bekle bekle yok. Meğersem sıra 500 metreden falan uzunmuş -.- . İşin yoksa bekle artık. Prosedürle içimden her 5dk da bir sövdüm.  Nihayet önümde 3-5 kişi kalmışken veznedar bağırdı "kapatıyorum 16. vezneye geçin diye" haydaa atillam haydaa. ben ve önümdeki ve arkamdaki yaklaşık beş kişilik gruptan aynı anda veznedara bağırışlar yükseldi. Veznedar başedemeyeceğini anlayınca vazgeçip bizim de işimizi halletmeye karar verdi -çok şükür-.

Neyse eve geldiğimde saat 6'ya geliodu. Zaten yorulmuşum.
Hayatımın en hoş ve şanslı günlerimden biriydi velhasıl(!).

Hala sövesim var.
xoxo yorgun agresif yeşil kollu Matmazel
her zamankinden daha Mıymıntı

abi gidin okumakla uğraşmayın ya

1 yorum: