14 Kasım 2011 Pazartesi

Time's Up

Uzun zamandır yapmayı düşündüğüm şeyin zamanı geldi.
Facebook'u dondurdum.
Sadece zaman kaybı olmaya başlamıştı. Üstelik sinirimi bozan, canımı sıkan şeyler de oldu, belki biraz benim yüzümdendi ama öyle işte.
Bıraktım.
İngilizceye odaklanmam gerek.
Canımı sıkmamam gerek.
Ama her şey istediğin gibi olmuyor işte.
Bu yazıya başlarken kendi kendime söz vermiştim, yazdıklarımı silmemek için, çünkü huyumu biliyorum; yarım sayfalık yazılarımı tek kalemde sildiğim oldu.
Bu yüzden de hep içimde kaldı. Ve içine attığın her şey başka bi şekilde patlak veriyor mutlaka, ben bunu geç de olsa öğrendim.
Bu da yazının sonu olsun.

Why do we say that until we get that person that we think's.
Gonna be that one and then once we get'em, it's never the same.
You want them when they don't want you,soon as they do, feelings change.
It's not a contest and I ain't on no conquest for no mate.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder