29 Temmuz 2011 Cuma

DÜNYANIN KURGUSAL SONLARI

Elimizde bi fırsat olsa. İstediğimiz her filmin sonunu belirleyebilsek. Mutlu mu bitmesini isterdiniz mutsuz mu? Şimdi, “Mutsuz son mu istenir, tabi mutlu olsun hem de en mutlusundan.” dediğinizi duyar gibiyim. Ben pek sizin gibi düşünenlerden değilim.  
Titanic’in sonunda Jack ölmeseydi, Rose’una kavuşsaydı; tekrar tekrar izlenir miydi? Sweeney Todd sonunda eşini fark etmeden öldürmeseydi, sizde bu kadar büyük bi etki yapabilir miydi? Melekler Şehri’ni hatırladınız mı? Ya Hayat Güzeldir’i? Leon’un sonu güle oynaya bitseydi o derece efsane olur muydu? Inception’ı tekrar düşünmenize neden olan şey filmin sonunun kötü bir şekilde bitme ihtimali değil mi? Ya Requem For A Dream? Black Swan? Becoming Jane? More Than Blue? A Moment To Remember? İncir Reçeli?

Karamsar-Kötümserim. Bunu şimdiye kadar fark etmişsinizdir.  Benim gerçeğim bu. Mutsuz sonlar mutlu sonlardan daha gerçekçidir. Hayat güllük gülistanlık değildir. Acımasızdır. Sen şu an mutluysan bile dünyanın diğer tarafındaki savaşmak zorunda olan, aç olan insanları inkar edemezsin. Mutsuz sonlar insanların haline şükretmesini sağlar, mutlu sonlar ise genelde kendilerinde eksik bulmalarını.
Ben buyum. Siz senaristi öldürüp yerine geçmeye çalışırken ben, yönetmen dahil herkesin yerine geçerim de yine de o senaristi orda bırakırım. O hayata en yakın gerçeği yapar benim için filmde.
Acılar, ölümler, mutsuzluklar olmadan hayatınızın tadını alamazsınız. Ya bütün bunları hayatın içinde yaşamanız gerekir ya da filmin içinde. İşte ben ikincisini seçenlerdenim.
Hiç mi mutsuz olmam? Hayır, sadece halime şükrederim.
Gülümser yoluma devam ederim.
Ya siz?



Mıymıntı Matmazel


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder